Sevgiler vardır hani
hiç bitmeyen, yaşandıkça arkası gelen. Mutluluğun ta kendisidir hani,
hiç eksilmeyen. Bir narin çiçek gibidir her gün yeniden yeşeren. Bilir
misin bir de hani ulaşılamayan sevgiler vardır, hiç sulanmadan, hiç
güneş yüzü görmeden büyüyen çiçeklere benzerler. Dilin varmaz hani bu
büyük aşkı içinden atıp haykırmaya, ellerin varmaz hani gidip onun
elinden tutmaya. Sadece gözlerin vardır senin bu aşkını anlatan, bir
yalan söylemeyen onlardır, yada derdini gizleyemeyen.
Elinden kurtulup uçan bir kuşa benzer aşk, bazense elinde çok tutup
öldürdüğün bir kuşa. Ötüşü mutlu eder seni günün her saati, neşe sacar
senin yaşamına. En yorgun oldugun bazı sabahlar bile uyandırır belki
seni. Ama ne hoştur onunla uyanmak, ne hoştur ona yakın olmak. Belki de
uçup kaçırmaktan korkuyorsun ona aşkını söyleyince, o güzelliği biraz
daha seyredeyim istiyorsun onu uçurmadan. Ama bir sabah olur ki
uyanamamışsındır onun sesiyle, pencereye çıkıp puslu gözlerle
aramışsındır. Biraz sonra gelirdi nasılsa önemli değil. Beklemeler
devam eder pencere önünde, ama hava artık kararmıştır .
Onu görmeden gelen bir gece ne kadar da hüzünlüymüş meğer. Ertesi
sabah yine bir hüzünle uyanırsın, yoksa seni terk mi etmişti, hem de
onca aşkına rağmen. Şimdi ondan ne bir haber kalmıştır ne de bir başka
iz, kalakalmışsındır ondaki o büyük aşkla. Halbuki tam onun gittiği
gün tüm cedaretini toplayıp onu sevdiğini söylemeyecek, Ona olan aşkını
yüzüne haykırmayacak mıydın?
Günlerden bir gün o kuşa yine denk gelirsin. Ama her zamanki cıvıl
cıvıl öten kuş değildir artık O. Ağlamak istersin hani ağlayamaz,
dokunmak istersin hani dokunamazsın. Tüm ateşini atarsın içine, onca
sevgini hapsetmeye çalışırsın bedenine. Ama artık aşkını Ona
anlatmanın da faydası yoktur, Ona delice yanmanın da. Çünkü o kuş
artık başkalarının elinde, başkalarının kafesindedir, ve bir daha da
senin olmayacaktır.