Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 70 Km`lik Risk Hayatım

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
atakartal
,
,
atakartal


Erkek
Mesaj Sayısı : 75
Takım : 70 Km`lik Risk Hayatım Besikt10
Kayıt tarihi : 15/02/09

70 Km`lik Risk Hayatım Empty
MesajKonu: 70 Km`lik Risk Hayatım   70 Km`lik Risk Hayatım EmptyC.tesi Şub. 21, 2009 8:43 pm

70 Km`lik Risk Hayatım


Yo hayır bu kadar alçalmamalıyım yaşamak benim için kurtuluş olmamalı ölüm bu anekdotlardan kurtuluşum olacak.

Rus
ruleti oynayacak kadar vaktim yoktu, babadan yadigar Şarjör kapasitesi
12 olan ,Beratta 9000 S Type F`yi çıkardım 3. çekmeceden. Silahı çektim
ve dayadım alnıma ..

5 yıl önce...
Ben deniz İsmail Toksoy.
Ekim
ayının ortalarıydı saatte 70 km hızla gidiyordum yan koltukta hayatımı
verebileceğim bir kadın vardı ve biz geleceğe yol alıyorduk bakmaya
kıyamadığım Firuzem`le.

Son cümlesi hala yankılanıyor beynimde Seni terk ediyorum...
Ani,
habersiz, sebepsiz neydi beni hayallerinden koparan kimdi benim
masallarımdan seni çalan yahut senin masallarının kahramanı bu kadar
değişken miydi?oysa `Bir varmış bir yokmuş` diye başlayan masallar
ülkesinin çocuklarıydık biz nasıl ayrı düşerdik. Hani Bütün bir hayatı
ürpererek yaşama cesaretiydi aşk ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı
aşkın adressizliği....

Oysa düğün tarihimiz bile belliydi
istediğin aptalca kutlamalara karşı olsam da birlikte her şeyi ne
güzelde düşünmüştük tek bir ayrıntı kalmıştı, o da belediyenin nikah
memuruna vermiş olduğu yetki..

Firuze gayrı resmi olarak o gün
beni terk etti. Montunun önü hafif açıktı, bahar rüzgarı değiyordu
tenine arabadan indi ve ben hiç bir şey yapamadım gölgesi kaybolana
kadar baktım arkasından. En sevdiği şarkıyı söylemeliydim. Duyduğumda
"o bu şarkıyı çok severdi" diyememenin boğazımda sebep olduğu düğüme
inat. Sezen`i de severdi Ajda`yı da..

Konduramıyorum
yakıştıramıyorum sana gidişi. Belki de yediremiyorum�bilmiyorum. Hatta
kendimi de kandıramıyorum. Geri dönecek diyemiyorum mesela
kendime,bitmedi diyemiyorum�Dilim tutuldu gidişine�çözemiyorum İçimi
bağlayan ipleri kes�azat et beni ..

Bu düşüncelerle kendi
kendimi sorgularken karşımdan hızla gelen kamyonu göremediğimi neden
sonra fark ettim?hayatım bir filmdi ve geçti şerit gibi gözlerimin
önünden.

İlk okula başladığım gün;
Annemin beni
azarladığını hatırladım önce, yok yok evveli de var sanki ben daha
okul`a başlamamışken Babam`ın bu çocuk asker olacak diye diretmesini
hatırladım önce sonra Annem`in Babam`a çıkışması,`` avukat olacak o
baksana bey ``değişini anımsıyorum.

İlkokula başlarken,
Annemin beni hediye paketi gibi süslemesine karşın, sümüğümü koluma
silişimi ve daha ilk gün Eğitimin acı tokadı`nı suratımın orta yerine
yediğimi hatırlıyorum. Sonra sınıftaki çocukların gözlüklerimle alay
edişini hatırladım, ne içerlemiştim be..

Oysa ben üniversite
çağlarına geldiğimde Bahar gözlüklerin bana ne kadar yakıştığını
söylemişti. Ayrı bir hava katıyormuş karizmatik mi ne oluyor
muşum(Sonradan başladı sonunda matik olan her şey`e uyuz olmam)

Bahar
mı? bir bahar akşamı beni terk eden ilk sevgilim. Avukat olacak kadar
çenem yoktu. Adaletsizdi hep bir yanım,asker de olamadım disiplin
sevmezdim ne emir alabilirdim nede emir verebilirdim.. Bankacı falanda
olmadım,oldum olası sevmedim para işlerini sahi ben ne olmuştum?
``Bu gün seni terk ediyorum ``cümlesiyle filmin sonuna geldim ve kendimi kamyonun altında buluverdim ...Güm...

Tarif
edemeyeceğim kadar acı çekiyordum oysa canımı acıtan tek şeyin bir
sevgili tarafından tek edilmek olduğunu düşünmüştüm yıllarca meğer
canından bir parça gidince daha kötü acıyormuş insanın içi.

Bir
hafta sonra kendime gelebildim varla yok arasında gidip gelmek ölümün o
tarifsiz soğukluğunu sırtında hissetmek ne korkunç şeymiş...

Neyse
ucuz yırtmışım ayaklarım çok uyuşmuş ,e kolay mı ?1 haftadır yatıyorum
,etrafım çiçek dolu alerjim olduğunu bildiklerinden pencerenin kenarına
dizmişler gelen çiçekleri sanki ölmüşümde baş sağlığına gelmişler gibi.


Doğruldum kendimi güçlü hissediyordum. Sol ayağımı aşağı doğru
sarkıtmak istedim aşağıya baktığımda hiç bir uzantımı göremedim ,tekrar
yeltendim ama beni ayakta tutmaya çalışan hiç bir şey yoktu. Üzerimdeki
örtüyü kaldırdım birde ne göreyim iki bacağımında dizimden aşağısı
yoktu nizami bir şekilde kesilmiş, uçlarına da bir şeyler bağlanmıştı
.Evet o kaza benden bir çok şey götürmüştü. Önce sevdiğimi sonra
bacaklarımı.....

Eve döndük Annemle Babam etrafımda pervane
oluyor sanki ben bilmiyorum bana acıdıklarını,istemedim ne yardımcı ne
hizmetçi tek başıma yaşadım bu yaşıma kadar bacaklarım olmayabilirdi
fakat beynim hala yerindeydi..

Elimde eskimiş bir
defter,gözlerimden süzülen iki damla gözyaşı,Kulağımda nereden geldiği
belli olmayan çok kısık ve üzgün bir şarkı..neydim ben ne oldum eskiden
kitapları yok satan bir yazardım hala bir yazarım fakat yazamayan bir
yazar, kelimelerim bitmişti zaten. Yayın evi de postayı
koymuştu,haklıydılar koşmayı bilmeyen biri özgürlüğü nasıl anlatırdı?

Bir
şeyler karaladım olmadı gecenin 4`ü fakat çöp kutum ne istediğini
bilmeyen cümlelerle doldu ne anlatmak istiyordum ben, neydi
aradığım..Bu düşünceler içinde ıssız kalmıştım artık tekerlekli bir
sandalyem var onun üzerinde uyumuşum zilin sesiyle uyandım, gelen
Firuzeydi. Yüzüne eskiden kalma bir kaç damla yaş ve gereksiz bir
merhamet yerleştirip gelmişti. `Ben böyle olsun istemedim` cümlesinin
sonunu dinlemeden, çok uykum olduğunu ve odama gideceğimi söyledim
kendisine, kahve alabileceğini de ekledim..kapı çarptı hızla reflüsü
vardı Firuze`nin kahve içemezdi. Haspam, sayesinde yitirdiklerimi
görmeye mi gelmişti üstelik parmağında başkasına esir olduğunu gösteren
metalik halkayla.

İntihar etmek için yeterli malzemeyi de topladığıma göre intihar vaktim gelmiş demekti.
Yazık
şu hayatımın gidişatına deyip başarısız intihar girişimlerinde
bulunmuştum daha önce de. Olmadı. Büyük ihtimalle arkamda intihar
mektubu bırakmadığımdan ölemiyorum her seferinde. . İşte mektup da
burada. Siz bu satırları okurken öyle sanıyorum ki ben çoktan tarağı
yemiş olacağım. Bu mektubu bırakıyorum ki arkamdan üzülebilesiniz.
Üzülmeyin
demiyorum. Artist miyim kardeşim ne diye üzülmeyesiniz? Eşekler gibi
ağlayacaksınız arkamdan. Acaba her şeye rağmen hayata mı tutunsam, yine
yeniden mutlu olabilir miyim?

Yo hayır bu kadar alçalmamalıyım yaşamak benim için kurtuluş olmamalı ölüm bu anekdotlardan kurtuluşum olacak.
Rus
ruleti oynayacak kadar vaktim yoktu, babadan yadigar Şarjör kapasitesi
12 olan ,Beratta 9000 S Type F`yi çıkardım kilitli tuttuğum 3.
çekmeceden, Silahı çektim,dayadım alnıma aslında ipi boynuma geçirip
sandalyeyi itivermeyi isterdim fakat benim sandalyeyi itecek bacaklarım
bile yoktu..Yüzümü pencereye döndüm dipteydim en dipte..

Aman
yarabbim o da ne! Ölüme 5 kala karşısında bir peri görür müydü insan
,karşı pencerede bir siluet döndürdü beni hayata. 6. intihar
girişimimde başarısız çıktı..Kimdi bu güzel? Üzerinde şeffaf, beyaz bir
gecelik vardı arada ki mesafeye rağmen tüm ayrıntılarıyla gözümün
önündeydi belinin kıvrımı ,göğüs uçlarının dikliği ve omuzlarına inen
bal rengi saçları.. Sanki tüm şairler ona yazmıştı şiirlerini ve herkes
anlaşmıştı güzelin adının o olduğuna..

Bir ay boyunca onu
izledim. Umut veriyordu bana ve yazma eylemimi tetikliyordu, adını bile
bilmediğim bir güzele hayatımı borçluydum ama bu kadarıyla
yetinemezdim. Kapıcı Mahir Efendi`yi çağırdım hemen ve kimdir nedir
araştırmasını istedim küçük bir araştırma yapmış kızın adı Baharmış.
Bahar tanıdık bir nida...ilk sevgilimin adı ..

Telefonunu bile
bulmuş bugün pazardı ama Bahar yoktu penceremde saatlerce bekledim
gelmedi..Telefonu aldım elime ve çekine çekine numarasını çevirdim
telefona Annem çıktı .. bir anda şimşekler çaktı beynimde meğer her şey
bir oyunmuş, hayatım Truman show olmuşta haberim yokmuş..

Ben
kaza yapınca annem ve babam bana yakın olabilmek için karşı binanın
benim odama bakan kısmını kiralamışlar,birde kız bulmuşlar beni hayata
bağlasın diye tabi ya saatlerce kim pencere`nin önünde vakit geçirirdi
ki bide Bahar demişler kızın adına umut vermek için bana..

Artık gitme vaktiydi tetiği çektim ve karardı her şey...

Zihnim
bana kötü bir oyun oynuyordu sanki. Bakır köy ruh ve Sinir hastalıkları
yazıyordu tabelada neler olmuştu? uyandığımda kendimi beyaz gömlekler
içinde buldum herkes bana benziyordu. Doktora sordum İsminin Naci
olduğunu söyledi sürekli burnunu çeken bunak bir adamla karşı
karşıyaydım. Anlattı her şeyi...

Hastane odasına geri dönelim
Bir
hafta sonra kendime geldim varla yok arasında gidip gelmek, ölümün o
tarifsiz soğukluğunu sırtında hissetmek ne korkunçmuş meğer..Neyse ucuz
yırtmışım ayaklarım çok uyuşmuş ,e kolay mı? 1 haftadır yatıyorum
,etrafım çiçek dolu alerjim olduğunu bildiklerinden pencerenin kenarına
dizmişler gelen çiçekleri sanki ölmüşümde baş sağlığına gelmişler
gibi..Doğruldum kendimi güçlü hissediyordum. Sol ayağımı aşağı doğru
sarkıtmak istedim aşağıya baktığımda hiç bir uzantımı göremedim tekrar
yeltendim ama beni ayakta tutmaya çalışan hiç bir şey yoktu..
Üzerimdeki
örtüyü kaldırdım birde ne göreyim! İki bacağımında dizimden aşağısı
yoktu nizami bir şekilde kesilmiş uçlarına da bir şeyler bağlanmıştı.
Evet o kaza benden bir çok şey götürmüştü. Önce sevdiğimi sonra
bacaklarımı...

Bacaklarımı kaybedince aklımı da kaybetmişim,
attığım çığlıkla birlikte beni burayagetirmişler her şey o kadar
gerçekçiydi ki tetiği çekişim, Firuzenin beni ziyareti, isminin Bahar
olduğunu bildiğim o siluet hepsi beynimin bir oyunuymuş meğer....

Hep
mi battı bu güneş yoksa ben mi hiç doğmadım? Neyime lazım Allah`ım be
kaldır at bu aklı benden ben deli miyim yoksa insanlar mı feci?

Kağıt kalem istedim hemşireden.
Esen
bir rüzgar kağıdı elimden uçurdu ve aşağıda otoyolun kenarında
saçlarını tarayan bir çocuğun yanına düşürdü. Çocuk kağıdı yerden aldı
ve ağzına attı. Çiğnedi ve yuttu. Amuda kalktı ve ellerinin üzerinde
yürüyerek uzaklaştı.
Şu anda akıl hastanesindeyim, kimse benden
mantıklı bir şeyler yazmamı bekleyemez düşünceler uçuşuyor beynimde,
ben hala o oto yolda 70 km hızla gidiyorum ...

Sonra isminin
Bahar olduğunu söyleyen bir hemşire geliyor .Gözünde beni aşağılamamaya
özen gösteren yapmacık bir merhametle, sandalyemin kolunu tutuyor, bir
kalem bırakıyor birde siyah bir kağıt siyah kağıt. Ne yazarsam yazayım
görünmeyecek bir kağıt, yaratıcı bir buluş diye geçiriyorum içimden
kaleme bakıyorum ucu bıçak, hani deliyim ya ben şah damarlarımı
kesiyorum her yer kan Bahar beni öldürüyor kurtardığı gibi üstelik aynı
bahar mevsiminde..

Sonra zil çalıyor...

Kızım buse
öpücükler konduruyor yanaklarıma. Firuze görünüyor kapıda yüzünde
sevecen bir ifade hemen uyanıp bacaklarıma bakıyorum. Tanrıya
şükrediyorum...

Gece fazla içmemem gerekiyor sanırım gördüğüm
kabusmuş meğer diyorum.O zaman anlıyorum ki küçücük ayrıntılar insan
hayatını büyük ölçüde değiştiriyormuş..Firuze evde Bahar ise kalbimde..


Ben İsmail Toksoy radyo`da Sezen Çalıyor oto yolda 70 km hızla geçmişime gidiyorum...

GEREKSİZ HİKAYELER SERİSİ 13
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
70 Km`lik Risk Hayatım
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: HİKAYELER VE ŞİİRLER :: Korkutucu Hikaye ve Yazılar-
Buraya geçin: