Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Büyü

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
atakartal
,
,
atakartal


Erkek
Mesaj Sayısı : 75
Takım : Büyü Besikt10
Kayıt tarihi : 15/02/09

Büyü Empty
MesajKonu: Büyü   Büyü EmptyC.tesi Şub. 21, 2009 8:41 pm

Büyü


Bu
konağa girerken bir miktar kararsızlık geçirsem de her şeyi göze
almıştım. Kapı açıldığında beni kör bir adam karşıladı ‘’Efendi sizi
bekliyor; lütfen beni takip edin’’ dedi. İçerisi oldukça loş ve
sessizdi. Evin eşyaları bakımsız ve dökük haldeydi. Duvarlar da ev
sahibinin ataları olabileceğini tahmin ettiğim kişilerin tabloları
vardı. Tablolar loş ışıkta oldukça ürkütücü gözüküyorlardı. Uşağı üst
katta bir odaya kadar takip ettim. Üzerinde garip işaretlerin işli
olduğu bir kapını önünde durduk. Uşak kısık bir sesle ‘’ Lütfen,
girin’’ dedi. İçeri girdiğimde toz ve eski kitap sayfalarının
karışımından oluşan pis bir koku burun deliklerimi yaktı. Tozlu kitap
raflarının sonunda bir şömine vardı ve önünde zayıf yaşlı bir adamın
oturmakta olduğunun gördüm. Adam gölgeler içindeki yüzünü bana dönerek
‘’Hoş geldiniz, gelmeyeceğinizi düşünmeye başlamıştım’’ dedi.
Gerginliğimi saklamaya çalışarak ‘’ Bazı dostlarım, isteğimi
gerçekleştirebileceğinizi, söyledi. Tabi bunun karşılığını verebilecek
güçteyim; emin olabilirsiniz’’ dedim. Adam hakir gören bir ses tonuyla
‘’ Şüphesiz sizin gibi her şeyi satın almaya alışmış bir insanın bunu
düşünmesi çok doğal, ama…’’ dedikten sonra sustu bir ateşe dalgın bir
şekilde bakmaya başladı. Sessizlik dayanılmazdı ‘’Ama! ne?’’ diye
sormak ihtiyacı duydum. Adam gözlerini ateşten çevirerek dimdik bana
doğru bakmaya başladı ‘’Dünya, belli dengeler üstüne kurulu: biri
zengin olurken biri fakirleşir ve biri ölürken bir doğar bu doğal
süreçtir. Sizin benden yapmamı istediğiniz şey ise ,‘’ bir süre
düşündükten sonra, ‘’ Bazı dengeleri bozar, her kara büyü dünyaya ait
olmaya bir varlığı bu düzleme çağırır, bunun sonuçları ise önceden
kestirilemez’’. Adamın garip konuşmaları beni çok etkilememişti,
yaşantımı mahfeden adama duyduğum öç duygum her şeyden ağır basıyordu.
‘’Ben her şeyi göze alıyorum, ne kadar isterseniz vermeye de hazırım’’
dedikten sonra içi para dolu olan çantayı adama doğru uzattım. Çantayı
inceledikten sonra ‘’ Olayı tam anlayamadınız ama neyse… Adamın
fotoğrafı yanınızda mı peki?’’ diye sordu. Fotoğrafı inceledikten sonra
bana ‘’olacakları beklememi ‘’ söyleyerek ateşin başına döndü.
Bir hafta pislik herifin bana sırıtışına tahammül etmek zorunda kaldım.
Benden çaldığı holdingimin koltuğunda oturup, iki ay önce bana bağlı
olan insanlara emir yağdırmasını dinledim. Ertesi hafta işe geldiğimde
eski ortağımın kaybolduğunu ve kendinden haber alınamadığını
öğrendiğimde, verdiğim paraya değdiğini anlamıştım. Ertesi gün, öğleye
doğru asistanım unuttuğum bir iş yemeğini hatırlattı, apar topar garaja
indiğimde arabamı garajın oldukça kuytu bir köşesine bıraktığımı fark
ettim. Oraya ilerlerken garip bir şekilde izleniyormuşum duygusuna
kapıldım; etrafa baktığımda garaj bomboştu. Kontağı çevirdikten sonra
ilerlemeye başladım, müziği açmak için radyoyu açmak için eğilmiştim ki
bir adamın önüme fırladığını gördüm; kırmızı alev gibi gözlerini dikmiş
bana bakıyordu, firen sertçe basmama karşın duramadım, adama sertçe
çarptım. Arabadan indiğimde yerde hiç kimsenin olmadığını fark ettim;
sanki adam buhar olup uçmuştu. Gece olayı eşime anlattığımda bir miktar
şaşırmakla birlikte ‘’belki uzun zamandır yaşadığım stres nedeniyle
hayal görmüş olabileceğimi’’ söyleyerek beni rahatlattı. Ama gece
yarısına doğru oda da bir hareketlenme hissettim: perde üzerinde
karanlık bir dalgalanma vardı, sanki bir şey tırmanıyordu, korku içinde
çığlık attığımda, eşim hiçbir şey anlamayan gözlerle bana baktı,’’
Perde! Perdeye baksana’’ diyebildim. Eşim perdenin yanına kadar gitti
ama ‘’Bir şey göremediğini’’ söyledi. Biraz sakinleştikten sonra onun
kullandığı uyku haplarından aldıktan sonra biraz uyuyabildim. Bu olayı
takip eden bir ay sakin geçti nerdeyse ben bile olayları unutmuştum ta
ki geç yatmak istediğim bir geceye kadar. O gece ailenin kalanı
yattıktan sonra biraz film izlemeye karar verdim; gece yarısına doğru
kapının önünden bir karartı olduğunu fark ettim; aniden yerimden
fırladım ki karartının oğlumun odasına girdiğini gördüm. O anda odadan
oğlumun haykıran sesi geldi. Odaya girdiğimde oğlumun çırpınmakta
olduğunu gördüm; çırpınırken ağzından da köpükler geliyordu. Eşimin
çığlığı ile kendime geldim ‘’ Oğlum! Sana ne oldu ‘’ diyerek ona
sarılmıştı. Ama oğlumun titremeleri geçmiyordu. Acil serviste doktor
bir epilepsi geçirdiğini söyledi. Düne kadar sapa sağlam olan çocukta
bunu nasıl olabileceğini sorduğumda ‘’Ayrıntılı tetkik gerektiğini’’
söyleyerek, fazla açıklamada bulunmadı. Eşim oğlanın başında beklerken
bende vezneye para yatırmak için aradaki merdivenlere yürüdüm,
merdivenlerden çıkarken garajda ki gibi bir duygu hissetmeye başladım.
Etrafta kimse yoktu. Üst kata çıktığımda etrafta kimse olmadığını fark
ettim. Etrafta loş bir karanlık vardı. İleriden bir hemşirenin bana
doğru gelmekte olduğunu fark ettim. Kadın oldukça yaklaşmıştı ama
yüzünü göremiyordum. Hemşireye ‘’Vezne nerede acaba?’’ diye sorduğumda.
Kafasını kaldırdı ama yüzü yoktu; etsiz bir kafatası boş gözleri ile
bana bakıyordu. Bir anda panik duygusu içim sardı korku içinde koşmaya
başladım. İleride bir ışığın yanmakta olduğunu fark ettim veznedar
arkası dönük bir biçimde bilgisayarla ilgilenmekteydi. Adamın yanına
ulaştığımda nefes nefeseydim. Panik içinde ‘’Yardım edin, bana’’ dedim.
Adam bana döndü ve sakin bir sesle ‘’ Sakin olun beyefendi, ne
oluyor?’’ dedi. Konuşmaya çalıştığımda adamın açık olan ağzından bir
solucanın sarkmakta olduğunu gördüm. Aynı şekilde de elinin yaslandığı
yerde solucanlar vardı. Öğürerek adamdan uzaklaştım. ‘’Ne oluyor
beyefendi?’’ diye ayağa kalktığında, ağzının içinin solucan kaynamakta
olduğunu gördüm. Ayıldığımda başımda oğlumun doktoru duruyordu. Ayağa
kalkmaya çalıştım ama bana engel oldu ‘’ Sakin olun, sizi üst katta
baygın halde bulduk’’ dedi. Kafamı yeniden yastığa koydum, derim nefes
alıp sakinleşmeye çalıştım. Kendimi zorlayarak ‘’Hande çıkar beni
buradan’’diyebildim. Eşimin sesinin olduğu tarafa döndüğümde, eşimin
kıyafetleri içinde bir cesedin bana doğru gelmekte olduğunu gördüm.
Yüzünün çürümüş etleri yürürken dökülüyordu, boş gözleri dimdik bana
bakıyordu. Ağzındaki kurtçuklar, her çenesini açışında yere
dökülüyordu. Çığlık atarak kaçtım hastaneden. Arkama bakmadan koştum;
panik için arabayı çalıştırıp uzaklaştım. Dikiz aynasından çürümüş
cesedin benim arkamdan koştuğunu görebiliyordum. Bir süre sonra onu
geride bıraktım. Büyücünün evine doğru sürdüm arabayı. Konak şehrin
dışındaydı. Etrafında ne bir sokak lambası ne de bir ev vardı. Arabayı
durduktan sonra bir süre kafamı direksiyona yasladım, bir süre arabadan
çıkamadım. Konağın bahçe kapısı aralıktı, orada ilerlerken ağaçlar
arasında garip hışırtılar duydum. Oraya döndüğümde, birçok küçük
yaratığın orada toplanmakta olduğunu gördüm. Bahçeyi yoğun bir kükürt
kokusu sarmıştı. Belimdeki silahla iki kere oraya ateş ettim,
yaratıklar biraz dağılsalar da toplanmalarına devam ettiler. İnce
sesleri belirgin hale gelmişti. Kapıya koştum. Sertçe vurmaya başladım.
Küçük ifrit topluluğu çok yaklaşmıştı ki kör uşak kapıyı açtı. Adamı
ittirip hızla içeri girdim. Panik içinde adama ‘’ Kapat! Kapat şu lanet
kapıyı’’ diye bağırdım. Uşak sakin bir şekilde nerdeyse ifritlerden
biri içeri girecekken kapıyı kapattı. Adam sesimi tanımış olacak ki ‘’
Lütfen, sakin olun Cevahir bey; sorun nedir?’’ dedi. Nefesim kesilerek,
‘’ üstadı görmeliyim’’ dedim. Biraz otoriter bir ses tonuyla‘’Bana
biraz izin verir misiniz? İsterseniz biraz şu kanepelerde oturun’’
diyerek ayrıldı. Kanepeye oturduğumda, gördüklerimin etkisiyle dişlerim
titriyordu. Her hareket yerimden zıplamama neden oluyordu. Saatin gece
yarısını vuran gongu çaldığında neredeye o yöne ateş edecektim. Uşak
bir süre sonra geldi ‘’ Buyurun üstat sizle görüşecek’’ dedi. Adam
karşılaştığımız yerde beni karşıladı, sakin bir sesle ne olduğunu bana
sordu. Olayları anlattıktan sonra; uşağı yanına çağırarak kulağına bir
şeyler getirmesini fısıldadı. Ben hala sakinleşememiştim, etrafa
bakıyor her an korkunç bir şeyin olmasını bekliyordum. Bir süre sonra
uşak elinde gümüş bir ibrik ve leğen olarak yanımız geldi. Büyücü
ibrikten leğene su akıtmaya başladı; her hareketinde bir şeyler
okuyordu. Bir süre sonra okuması bitti ve leğendeki suya dikkatlice
bakmaya başladı. Kısa bir süre sora korku dolu gözlerle bana baktı
‘’Senin peşinde!’’ dedi. Artık sinirden gülmeye başlamıştım ‘’ ne benim
peşimde?’’ dedim. Büyücü suya bakarken su kararmaya başladı, kafasını
kaldırıp bana bir şey diyecekken yüz etleri çürüyüp düşmeye başladı.
Ayağımın altında kurtçuklar birikmeye başlamıştı. Leğene tekme atıp
ayağa kaktım; büyücü kemikleri gözükmeye başlamış kolunu bana doğru
uzattı. Ona doğru ateş ettim, kafatası parçalanarak dağıldı, kafasız
beden ayağa kalkmaya başlamıştı ki odadan çıkmak için davrandım.
Dışarıda kör uşak beni durdurmaya çalıştı ama onu ittirerek yere
düşürdüm. Kapıya geldiğimde, başsız cesedin odadan çıkıp yürümekte
olduğunu gördüm. Kapıyı açıp, bahçeye çıktım. Ortada hiçbir yaratık
yoktu, koşarak arabaya bindim. Arabayı çalıştırdım; bilinçsiz bir
şekilde sürüyordum. Bir anda küçük bir ifrit omzuma sıçradı, onu
silkinip üzerimden attıktan sonra daha fazlası üzerime atıldı. Bir süre
sonra arabanın hakimiyetini kaybettim en son hatırladığım karşıdan
gelen arabanın kornası ve şiddetli bir çarpışmaydı. Kendime geldiğimde
eşimin bir doktorla konuşmasını duyabiliyordum. Adam sakin bir ses
tonuyla eşimi avutmaya çalışıyordu, ‘’ Hande hanım eşiniz ciddi bir
travma geçirmiş, koma halinde tepkilerimize yanıt vermiyor ama
Allah’tan ümit kesilmez yinede onla konuşmaya çalışın’’ dedi. Eşim
ağlamaklı bir sesle ‘’ Tabi doktor bey, beni duysa da duymasa da hep
yanında olacağım’’ dedi. Hareket etmeye çalıştım fakat vücudumu
hissedemiyordum, göremiyordum, konuşamıyordum. Sadece duyabildiğimi
fark ettim. Doktorun uzaklaşan ayak seslerinden sonra eşime yaklaşan
başka birinin ayak seslerini duydum. Kaybolduğunu sandığım ortağım
eşimle konuşuyordu ‘’ Adama verdiğim paraya değmiş, büyüsü kocanı ne
hale getirdi’’ dedi. Eşimin ağlamaklı sesi bir anda değişti ‘’ Evet,
ama ben olmasaydım o adamın yanına gitmeye razı olmazdı. Adam illa
büyüyü yapacağım kişiyle konuşmalıyım diye tutturmuştu. Katkımı da
inkar edemezsin, aşkım!’’ dedi. İkisinin gülüşü odayı doldurduğunda,
tek yapabildiğim, çabuk ölmeyi dilemekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Büyü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: HİKAYELER VE ŞİİRLER :: Korkutucu Hikaye ve Yazılar-
Buraya geçin: