Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Suskunlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
atakartal
,
,
atakartal


Erkek
Mesaj Sayısı : 75
Takım : Suskunlar Besikt10
Kayıt tarihi : 15/02/09

Suskunlar Empty
MesajKonu: Suskunlar   Suskunlar EmptyC.tesi Şub. 21, 2009 8:38 pm

Suskunlar




- diyorum ya söyleyecek pek sözüm yok
- neden kendine bu derece yükleniyorsun?
- Ölcez gitcez.. koyver gitsin!

Bir
süre sessizce karsısında duran genç adama baktı.ne cevap vereceğini
kestiremiyordu.Karşısında tamamen karamsarlığın kara kefenine bürünmüş
birine ne söylenebilirdi ki? Dudaklarından dökülecek herhangi beyaz
sözcük en fazla grileştirebilirdi sıkı sıkıya sarındığı kefeni..
Aralarında ki suskunluk payı arttıkça cümleler kelimelere , kelimeler
harflere dönüşüveriyordu.

Gözlerin kaçamak çarpışmaları
haricinde çıkan tek ses radyodan gelen müzikti.Huzursuzca yerinden
kalkıp, mutfak dolaplarını karıştırmaya başladı.

- Bisküvi ister misin?
- Hayır , sağol

Yine
bilindik karabasan gibi üzerlerine çöken sessizlik.Birşeyler söyleme
ihtiyacı öylesine baskındı ki, aksilik bu ya tek bir cümle aklına
gelmiyordu.Herzaman davranmış olduğu gibi zaten öncesinden de cevabını
bildiği soruları soracak, ve unutmuş numarasına yatacaktı.Kurs nasıl
gidiyor? Hala devam ediyor musun? İşler nasıl? Göz doktoruna gittin mi
tekrar? Bu duruma tekrar dönüşmesine büsbütün canı sıkılıyor, genç
adama belli etmemek için sacma sapan meşguliyetler uyduruyordu kendine.

- kahve içersin ama değil mi?
- Olabilir...

Kahveleri hazırlayıp yerine kurulduğunda sessizlik yine tutmuştu eteğinden ısrarla çekiştirmekteydi.O’na taraf bakmadan;

- Kurs nasıl gidiyor?
- Gidiyoruz işte, işten dolayı bir kaç derse giremedim.Dondururum herhalde.. bilmiyorum şimdilik.
- Hımm ... anladım...

Bu
kadarcıktı işte! İletişim sorunu olan bir tek sen değildin ki?!
Söylenecek sözünün pek olmaması, bir önce söylediğin ile bir sonra ki
cümlenin aykırı duracağı , en çokta kendinle çelişmek sadece sana ait
değildi ki.. Yanında oturup , ağır yudumlarla kahvemi içen etten yontu
çamuruda aynıydı, farkında değil miydin? Ama yine de hem bekliyor ,
hemde korkuyordun harflerin kelimelere dönüşüp, cümlelerce yol
almasından.Korku muydu sadece suskunluğun diğer adı? Neyden bu denli
ürküyorduk?Çok mu yıpratmıştık kendimizi ,düne ait ilişkilerde? Her
olumsuz cümlelerin ardından imla kılavuzuna eklemeye aday “zaman”
ekleniyordu.Ne tam nokta, ne ünlem , ne soru işareti , ne de üç nokta
gibiydi o “zaman”.. hepsinden biraz eklemişti bünyesine sanki.Ve ..
sabır yineleniyordu iç sesten avaz avaz, yankıları duyuluyordu ekosu
bedeninin içinde bir tepeden , bir tırnağa kadar...

- bizde de
iş yok.. kriz kriz diye kıçlarını yırttılar, herkes krizi yaşamazken
bile o psikolojiden tedirgin paronayaklara dönüştü.

Gülümseyerek baktı sadece Manet’in tablosundan çıkmış genç adam. Hay aksi şeytan!
- saatte epey geç olmuş...
- hıı.. evet. Sen erken kalkacaksın. Ben kalkayım en iyisi..

“İstediğin
oldu mu? Tam da saatten bahsedecek zamandı! Kovsaydın direk , daha iyi
olurdu!” Çoklu iç sesleri durmaksızın söylenip duruyor, hiçbirine
açıklama yapamıyordu.Haksızlığın bilincinde yalvaran gözlerle bakıyordu
iç seslerine.Susacak gibi değillerdi.Genç adam ağır ağır yerinden
kalkarken yerine zamkla yapıştırmıştı sanki birileri.Sahte bir omuz
silkişler,

- oturuyorduk ama sen bilirsin ...

sözcükleri
dökülüvermişti birden ağzından çenesine doğru yakarak inen asitten
salya gibi. Artık dönüşü yoktu. Çoklu iç sesleride hüzne sarınmış,
üzgün gözlerini dikmişlerdi kendisine sessizce.Yanımda olmanı
istiyorumlar, beraber uyusaklar, seni özlüyorumlar kanat çırpmaya
başlamışlardı çoktan ruhunun giriş izni olmayan ülkesinde ki kilitli
şatosunda.Kısacık uğurlama merasiminde şatonun penceresinden içeri
salıverdi sevdiği kokuyu.

- Kendine iyi bak, görüşürüz
- Sende ... dikkat et.

Son
bir gülümseyiş takılı kaldı dudaklarında genç adamın ve ...
gitti.Kapıyı kapattıktan sonra bile yerinden uzunca bir süre
kıpırdamadan durdu.Derin derin soludu ,görünmeyen moleküllerde ki o çok
sevdiği kokuyu.Gözbebeklerine kurulan zemheri siyahı yalnızlık, kızıl
bir hazanla sevişirken, eklendi son imla:"zaman...?!."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Suskunlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: HİKAYELER VE ŞİİRLER :: Korkutucu Hikaye ve Yazılar-
Buraya geçin: